Seyahatname
- Dr. Deniz Karagülle
- 9 Tem 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 2 Eki 2020

Her şehir bir kırmızı nokta..
Ön Söz
Evet.. sevgili dostum…hoş geldin..bu satırları okuduğun için sanırım sana dostum diyebilirim.
Burada yazma amacım kısa hayatımı yazmak ve okumak.. hissettirdiklerimi, çentiklerimi, melankolimi, bana iltifat edilen benim hissetmediğim başarılarımı, yüzüme vurulan ya da vurulmayan başarısızlıklarımı ve daha nice şu anda ifade edemediğim şeyi olabilecek en basit şekilde yazmak ve okumak. Bu vesile ile kendimi kendime hatırlatmak. Bu okumaya sen de eşlik edersen ne ala..
"Şefaat Ya Rasulullah" yerine "Seyahat ya Resulallah” demişim gibi ilaç sektörüne girdiğim 2002 yılından bu yana o kadar çok ülke, şehir gördüm ki babam gezdiğin yerleri unutursun bir kenara yaz bari dedi. Hayırlı evlat söz dinler. Başladım kenara köşeye yazmaya. Bu işe koyulma sebeplerimden ilki de budur aslında...
O zamanlar kitap olsun diye düşündüm hatta adı da belli idi, “Seyahatname” olacaktı ama ilk cümleyi kâğıda vurduğum andan hala yazamadım son cümleye kadar yaklaşık on sene geçince ve günler bu şekilde uzadıkça kafamda kitabın adı da değişti, dili de, içeriği de, etrafımdaki herkesin kitap yazıyor olması da tüm isteğimi aldı götürdü. Ben yine de yazıları “Seyahatname” başlığı ile yazacağım.
Okurken neler olacak; şehirleri zamanı ile sanki o anda yazıyormuşum gibi okuyacaksın. Aralara çocukluğumu, gençliğimi, şiirlerimi, takma isimler verdiğim insan profillerini serpiştireceğim, üzerine de biraz mutluluk, biraz öfke şerbeti dökeceğim.
Kimseye bir şey öğretme niyetim yok. Pek çok satırda benden daha çok şey bildiğini hissedeceksin zaten hatta içinden bunu tekrarlayıp duracaksın...Kırılmam, gönül koymam, benim kabul ettiğim ve bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğim.
Son zamanlarda çokça sesli söylenen bir yorumu sende belki yapacaksın, “okuduğu kitaplardan alıntılar alıp alıp yazıyor”, valla ne yalan söyleyeyim, birebir alıntı yapmasam da esinlenip, tekrar kendime uyarladığım kısım çok.
Kimseye nasihat etme niyetim de yok ama yaklaşık yirmi yıl ilaç sektöründe, öncesinde de nereden baksan en azından yedi yıl kamuda çalışmış olmanın tecrübesine sahibim, bir de dediğim gibi onlarca ülke, şehir gördüm, hepsinden bir nasihat var kendime aldığım, buraya yazacağım.
Ufak bir uyarı;
Yönetici olarak epey işe alım mülakatına girdim ve onca arkadaşıma hep son uyarı olarak “biz seni beğenmiş olabiliriz ama senin bizi beğenmen daha önemli, hatta sırf sen değil, eve git, annene, babana, kardeşine, eşine, çocuklarına bizi anlat, onlarda beğenirse gel” demişimdir.
Benzer uyarıyı şimdi sen dostuma da yapayım, şu ana kadar benimle okuduğun kısım bile sana saçma geldi ise zararın neresinden dönersen kardır.
Ancak;
Ön sözün son sözü; Eğer yazdıklarımı okursan beni anlamanı ve günü geldiğinde hatırlamanı dilerim..
Boğuldum hayaller içinde
Çalsa da ziller uyanmam, uyanamam
Konuşma boşuna
Başı boşum zamanda
Büyümeyen çocuğum, denizatı okyanusta
Gel benimle gidelim maviye
Bırak geçsin zaman aldırma
Çalsa da ziller sen sakın uyanma
Kal benimle burada
Hayallerle..
1995 Deniz Karagülle
댓글